Tarih: 25.06.2025 17:41
"Doğu ile Batının Buluştuğu Köprü: Mistisizm" sempozyumu Roma’da gerçekleştirildi
Roma Yunus Emre Türk Kültür Merkezinde düzenlenen "Doğu ile Batının Buluştuğu Köprü: Mistisizm Sempozyumu" ve "Sırra Yolculuk: Harflerin Hikmeti" hat sergisi büyük ilgi gördü.
Yunus Emre Enstitüsü, sanatın ve düşüncenin evrensel diliyle Türkiye’nin kültürel mirasını dünyaya tanıtmaya devam ediyor. Roma Yunus Emre Türk Kültür Merkezi tarafından düzenlenen "Doğu ile Batının Buluştuğu Köprü: Mistisizm" sempozyumu, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Aliy, Roma Büyükelçisi Elif Çomoğlu Ülgen ve Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın açış konuşmalarıyla başladı.
Hem gönüllere hem zihinlere dokunan kadim mirasın izinde buluşmanın mutluluğunu yaşadıklarını; İslam düşüncesinin derinliklerinde kök salmış mistik bir irfanla, bu irfanın estetik ifadesi olan hat sanatıyla bir arada olduklarını söyleyen Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Aliy, "Tasavvuf, insanın iç dünyasına doğru yaptığı bir yolculuktur, kalpten kalbe akan bir bilgidir. Bu yolculukta kelimeler, sessizliğin içinden yankılanır. Hakikatin peşinde sabırla yürüyen gönüller, nefsin gürültüsünü susturmayı öğrenir. Ve işte bu içsel derinlik, yüzyıllar boyunca sanatla dile gelmiş; özellikle de hat sanatı, bu derinliğin zarif bir tezahürü olmuştur" dedi.
Mevlânâ’nın "Ne ararsan kendinde ara" çağrısının, varlığı bir bütün olarak gören vahdet-i vücûd anlayışının özü olduğunu belirten Aliy, "Ona göre her şey O’dur, O’ndan gelir ve O’na döner. Bu derinlik, sanatkârın kaleminde sabırla şekillenir; harfte, çizgide ve sessizlikte yankı bulur. Yunus Emre’nin ‘Yaradılmışı severiz, yaratandan ötürü’ diyen dili ise bu irfani bakışın en sade, en evrensel tercümesidir. O, kalbiyle konuşan bir mutasavvıf değil sadece; insana insan olduğu için dokunan bir gönül mimarıdır" diye konuştu.
"Kültür, bir milletin hafızasının adıdır"
Aliy, günümüz dünyasında kültürel diplomasinin artık sadece klasik diplomasi yöntemlerini tamamlayan bir araç değil; toplumların kendilerini dünyaya anlatma biçimi, hatta dünyayla kurdukları ilişki tarzı olduğunu kaydederek, kültürün bir milletin hafızası, hayal gücü ve insanlığa sunduğu özgün katkının adı olduğunu ifade etti. YEE Başkanı Aliy sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Müzikten mimariye, geleneksel el sanatlarından düşünce sistemlerine kadar kültürel unsurlar; geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar, aidiyet kadar evrenselliği de mümkün kılar. Kültür yoluyla yalnızca bir estetik anlayışı değil, aynı zamanda bir varoluş biçimi, bir yaşam felsefesi paylaşılır. Bu paylaşım ise yüzeysel bir tanıtımın ötesinde, karşılıklı saygı ve derin bir anlam arayışını doğurur. Kültür, diplomasinin en samimi dilidir; çünkü insanı insana yaklaştırır, farklılıkları zenginliğe dönüştürür ve kalıcı dostlukların temelini atar. Bu bakış açısıyla, Roma’da faaliyetlerimize başladığımız 2014 yılından bu yana Yunus Emre Enstitüsü olarak Türkiye ve İtalya arasında var olan dostluğu pekiştirmek, iki kültürün birbirini daha iyi tanımasını sağlamak amacıyla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu etkinlik vesilesiyle, hem geçmişten ilham alıyor hem de geleceğe umutla bakıyoruz. Zira kültür, sadece korunarak değil; paylaşarak, çoğaltarak ve anlamını hatırlatarak yaşar."
Mistisizm denilince Mevlâna ve Yunus Emre
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Yazgı ise, mistisizm denince akla gelen iki büyük isim olan Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ve Yunus Emre’nin insanlığa bıraktığı evrensel mirası anlattı. Mevlâna Celaleddin-i Rumi’nin, "Vahdet-i Vücûd" felsefesiyle yalnızca metafizik bir öğreti değil, aynı zamanda toplumsal bir bütünleşme mesajı sunduğunu belirten Gökhan Yazgı, "Mevlânâ, ’Ben ayırmaya değil, birleştirmeye geldim’ sözüyle tüm insanlığı kucaklayan bir yaklaşım benimsemiştir" dedi. Mevlevî dergâhlarının yüzyıllar boyunca sanat, müzik ve edebiyatın gelişimine katkı sağlayan kültür merkezleri olduğunu vurgulayan Yazgı, Mevlânâ’nın estetik ve manevi mirasının günümüze kadar ulaştığını ifade etti.
Bakan Yardımcısı Yazgı, Mevlâna ve Yunus Emre’nin insanlığa bıraktığı sevgi, hoşgörü ve birleştirici mesajların, günümüz dünyasında daha da önem kazandığını vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ise programda yaptığı konuşmada Hz. Mevlânâ’nın geleneksel mesajını tanıtmaya ve ecdadımızdan bizlere aktarılan sanat mirasını yaşatmaya devam edeceklerini söyledi. Altay, "Bu program Konya’nın sanat yönünden İtalya’ya, Avrupa’ya ve bütün dünyaya uzanan zarif bir selamıdır." dedi.
"Doğu ile Batının Buluştuğu Köprü: Mistisizm" sempozyumu
Dr. Ömür Karslı’nın moderatörlüğündeki sempozyumda Prof. Dr. Nurullah Koltaş "Dünyevîlikten Kutsal’a: Sufi İrfanı ve Pratikleri", Doç. Dr. Ercan Alkan "Yunus Emre’nin Şiirlerinde Aşk Mistisizmi", Prof. Dr. Lucio Saviani ise "Tradizione Filosofica e Misticismo Occidantale" başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.
Uluslararası ödüllü hattatlar Roma’da Türk kültürünü taçlandırdı
Roma’da düzenlenen program kapsamında hattatlar Abdurrahim Kahya ve Seyit Ahmet Depeler’in uluslararası ödüllü 22 eserinden oluşan "Sırra Yolculuk: Harflerin Hikmeti" isimli hat sergisi de, mistik derinliği ve estetik zarafetiyle sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sergi, Mevlâna ve Yunus Emre’nin felsefesini harflerin diliyle yeniden yorumlayarak izleyicilere içsel bir keşif sunuyor.
Sergide, hat sanatının geleneksel formları modern tekniklerle harmanlanırken, her bir eser Anadolu’nun manevi mirasını yansıtıyor. Katılımcılar, harflerin arkasındaki derin hikmeti keşfetmek için adeta bir "ruh yolculuğuna" çıkıyor.
Etkinlik, İtalyan kültür çevrelerinin yanı sıra Türk-İtalyan dostluğunu pekiştiren bir buluşmaya dönüşürken sanatın birleştirici gücü, Roma’da atılan bu adımla yeni bir ivme kazandı.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —