Tarih: 08.07.2025 12:35

MHP lideri Bahçeli: (Terörsüz Türkiye) Cumhurbaşkanımızın bu çabalarında her daim yanında ve arkasında olacağız"

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Terörsüz Türkiye sürecini işaret ederek, "Cumhurbaşkanımızın bu çabalarında her daim yanında ve arkasında olacağız. Onu yalnız bırakmayacağız" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin gündeminde Terörsüz Türkiye, orman yangınları ve CHP’li Belediyelere yönelik rüşvet iddiaları vardı.

Yazar Hüseyin Nihal Atsız’ın "Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından, Koşar adım gitmeli onların arkasından. Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından, İleriye atılmak ve sonra dönmemektedir" dizelerine atıfta bulunan Bahçeli, "Acaba dünya genelinde dönmeyeni bu kadar fazla olan ikinci bir millet var mıdır? İstiklal ve istikbal namusumuzu korumak amacıyla, gecenin koyuluğunu tıpkı deniz feneri misali ışıtan hilalin uğruna kara toprağa düşen kahraman evlatlarımız feragat ve fedakârlığın timsalleridir. Maalesef 6 Temmuz Pazar günü aldığımız bir kara haberle kahrolduk. Pençe-Kilit Harekâtı Bölgesinde teröristler tarafından kullanılan bir mağarada icra edilen arama tarama faaliyeti esnasında metan gazı zehirlenmesine bağlı olarak 12 kahraman askerimiz şehit oldu. Hepimizi üzüntüye boğan şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor; acılı ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve aziz milletimize baş sağlığı diliyorum. Halen tedavi gören kahramanlarımızı da acil şifalar temennisiyle gözlerinden öpüyorum. Terörsüz Türkiye hedefiyle ilgili önemli gelişmeler yaşanıyorken maruz kaldığımız bu müessif olayın bazı çevreler tarafından çarpıtılmasını sinsi bir fırsatçılık olarak değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı.

Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye’miz tarihi bir sürecin tam ortasında huzur ve barış menziline doğru hızla mesafe alırken iç ve dış kaynaklı provokasyon ve dedikodu iklimini sıcak tutmak isteyenlerin varlığını elbette göz ardı etmiyoruz. Terörsüz Türkiye adımları sağlam ve sağlıklı biçimde atıldıkça saklandıkları deliklerden birer ikişer ortaya çıkan fitnebazların bayağı tertiplerini bozmak, bayatlamış tuzaklarını işlevsiz hale getirmek için adeta teyakkuz halindeyiz."

Orman yangınlarının Türk Milletini derinden yaraladığını dile getiren Bahçeli, "İzmir’in Çeşme, Ödemiş, Seferihisar, Foça, Aliağa ilçeleriyle birlikte Antalya’da meydana gelen orman yangınları her manada büyük bir üzüntüye ve kayba yol açmıştır. Özellikle İzmir’de çıkan yangınların elektrik hatlarından kaynaklandığı bizzat il valisi tarafından açıklanmıştır. Bu yangınları bahane ederek terörsüz Türkiye gayesine cephe açan, yalan ve iftirayla ülkemizin barış havasını bozmaya çalışan kötü niyetliler oldukça faal hale gelmişlerdir. Tüm ihtimalleri hesaba katmak stratejik ve proaktif düşüncenin gereğidir. Buna diyeceğim bir şey yoktur. Velakin orman yangınlarını istismar edip ortamı germeye ve hayali senaryolar üretmeye kalkışmak en hafif tabirle utanmazlıktır. Yangınların elektrik hatlarından çıktığı anlaşıldığına göre; TEDAŞ’ın, elektrik hatlarını işleten özel şirketleri muhtevalı ve muntazam şekilde denetleyip denetlemediği, Bu şirketlerin taraf oldukları sözleşmelere riayet edip etmediği, Elektrik hatlarının planlanan takvim ve süreler içinde bakımının yapılıp yapılmadığı, bu hatların yenilenip yenilenmediği açıklığa kavuşturulmalı, ihmal ve kayıtsızlık gösterenlere lazım gelen yaptırımların uygulanması derhal sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.

Aynı anda birbirinden çok uzak mesafelerde pek çok yangın çıkmasının ayrıca ele alınması gerektiğine vurgu yapan Bahçeli, "Orman yangınlarına karşı devletimiz bütün kurum ve kuruşlarıyla, bütün imkan ve iradesiyle mücadele halindedir. Sahada aktif olarak yangınların söndürülmesi hususunda hayatını riske atan kardeşlerimiz başta olmak üzere ilgili bakanlıklara, kurtarma ekiplerine ve gönüllü kuruluşlara teşekkür ediyorum. Yangınlar sırasında hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, tedavisi yapılanlara geçmiş olsun diyorum. Yaralarımız sarılacak, zarar ziyan inşallah karşılanacaktır. Her insanımızın ormanlık alanlarda azami dikkat ve özeni göstermesi; sağa sola pervasızca sigara izmariti atılmasından, piknik ateşi ve anız yakılması gibi ağır sakıncalar içeren yanlışlardan uzak durması kaçınılmaz bir vatan ve vicdan görevidir" şeklinde konuştu.

"Temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim" gayesinin artık ertelenemez bir mecburiyet ve mükellefiyet olduğunu söyleyen Bahçeli, "Siyaset alanının aklanmaya ve arınmaya çok ciddi ihtiyacı vardır. Gördüğümüz kadarıyla mahalli yönetimlerde tuz kokmuştur. Emanet ziyan edilmiş, milletin irade ve güveni hiçe sayılmıştır. CHP’nin yönetimi altında bulunan belediyelerin yolsuzluk ve rüşvet batağına saplanması, demokrasi nimetinin ve millet emanetinin göz göre göre çeteleşmiş bir zihniyet eliyle çiğnenmesi bu partiyi neredeyse organize suç şebekesine çevirmiştir. Hepimizi hayrete düşüren, herkese ‘bu da mı olmuş’ dedirten gayri ahlaki ve gayri hukuki ilişkiler teker teker deşifre edilmektedir. CHP’nin Adana ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlarıyla Adıyaman Belediye Başkanı yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonucunda yakayı ele vermişler, kirli çamaşırları da ortalığa dökülmüştür. 1990’lı yıllarda patlayan İSKİ skandalının katbekat büyüğü mevcut CHP yönetimini sarıp sarmalamıştır. CHP, bir hasta ağaç gibi ilkbaharın ve yazın bereketine rağmen ne filiz sürebilmekte ne de yaprak açabilmektedir. Bu partinin çarkı derin bir boşluğun içinde kuru bir gürültüyle dönmekten başka bir şeye de yaramamaktadır. Emanete sahip çıkmayanlar erdemden bahsetmemelidir. Çalan, çırpan, milletin kesesini, devletin kasasını boşaltan müflis ve müfsit zihniyetlerin adalet ve hukuk sözleri neyse suya yazılan yazı odur. Bunların siyaseti coşkun bir sele takılmış kupkuru tahta parçası gibidir. İçi alaca, dışı karaca olanların ikbal hırsı gözlerini kör etmiştir. Ateş olmayan yerden duman tütmeyeceğine göre, bunun yanında bir şeyin şüyuu vukuundan beter olduğu da göz önüne alındığında CHP’li belediye başkanlarının ve diğer faillerin üzerlerine atılı suçlamalar karşısında hesap vermesi kuşkusuz gerçek hukuk güvenliğinin ve hukuk üstünlüğünün sonucudur. Şunu da biliyor ve devamlı söylüyoruz; suçluluğu mahkeme kararı ile tespit edilinceye kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı anayasa hükmüdür. Ayrıca masumiyet karinesi esastır. Adalet, bir hakkın haklıya iadesidir" diye konuştu.

Hz. Mevlana’nın, "ağaca su vermek adalet, dikene su vermek zulümdür. Adalet bir nimeti yerine koymak, zulüm ise yerinden söküp almaktır" sözlerini dile getiren Devlet Bahçeli, "CHP, ağaca su vermişse kaygı ve korku duymasına gerek yoktur. Ancak dikene su vermişse bunun bedelini sonuna kadar ödemelidir. Açıklanan delillerin çoğunun gizli tanık ve itirafçılara dayandığı ileri sürülerek Türk yargısını yıpratmak haksızlık ve maksatlı bir saptırmadır. CHP’li belediye başkanlıklarında dönen kanun dışı dolapları ifşa eden ihbarcılar ve itirafçılar yine CHP maskesi takanlardır. Bize göre, bahse konu yargı süreçlerinde iddianameler süratle hazırlanmalı, kovuşturma safhaları eksiksiz ve etkin şekilde idame ettirilerek olabilecek en kısa sürede tamamlanmalıdır. Soruşturmalarda görev alan cumhuriyet savcılarına güvenimiz tamdır ve geceli gündüzlü çalıştıkları da bellidir. Ne var ki tavsayan, tekleyen ve tavı kaçan yargı süreçlerinin siyasi kutuplaşmayı beslemesi, sosyal ve ekonomik sorunları doğurması muhtemel bir akıbettir. Bu nedenle adlî süreçlerin uzaması sakıncalıdır ve buna gerek yoktur. Adli tatil yakında başlayacaktır. Eylül ayının ilk haftasıyla beraber hızlanan yargı süreçlerinin hitamında bu ağır yükü ülkemizin gündeminden çekip çıkaralım, kim suçlu kim masum görüp öğrenelim. Hatırlarsanız CHP Genel Başkanı, duruşmaların televizyon ekranlarından canlı yayınlanmasını talep etmişti. Madem bu talebinde ısrarlıdır, madem milletimizin her şeyi birebir takibinden yanadır, o halde biz de bu beklentinin makul ve meşru değerlendirilerek ak koyunun kara koyunun maşeri vicdan huzurunda tefrik ve teşhir edilmesini ümit ve temenni ediyoruz. Türk milleti gerçekleri görsün, gerçekleri bilsin, hükmünü de ona göre versin diyoruz. CHP Genel Başkanı’yla birlikte suçlamaların odağında bulunan şahıslar Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu asla unutmamalıdır" ifadelerini kullandı.

Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
"Devletin varlığı hukukla kaimdir. Hukuka güvenmeyenlerin orman hukukuna özenmeleri, laçka imalarla, tehlikeli ifadelerle iç barış ve huzur ortamımızı yıkmanın hesabını yapmaları bir şuursuzluk alameti, bir suçluluk psikolojisidir. Şu sözler ne yazık ki CHP’nin başındaki zata aittir; ‘Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır’daki Meydanı izlediğiniz gibi izlersiniz’ İsmin Özgür, Türkiye de özgür bir ülkedir. Öfke kontrolünü kaybettiğini, stresle başa çıkamadığını, ölçüyü kaçırdığını görüyorum. Sokağa çıkabilirsin, sokakta gezebilirsin, sokakta hayal kurabilirsin. Germeye, gerginlik üretmeye mahal yoktur. Elini tutan yok, önüne geçen yok, önüne çıkacak yok, haydi buyur, sokak sokak gez de görelim boyunun ölçüsünü. Ama bu sokak merakı seni suça sevk ederse karşında Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini bulursun, bunu da ufalanmış aklından sakın ola çıkarma"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Mısır örneğini vermesinin talihsizlik, densizlik ve gaflet olarak nitelendiren Bahçeli, "Hakkında başlatılan soruşturma da isabetlidir. Hayırdır Özgür Bey, darbe mi düşünüyorsun? Sandık ve demokrasiyle yapamadığını silahların gölgesinde mi planlıyorsun? Bu dil bozuk ve buhranlı bir dildir. Bu kafa yapısı sakattır, sancılıdır, esirdir, anti demokratiktir. Böyle demokrasi anlayışı, böyle özgürlük ve milli irade bağlılığı olmaz, olamaz. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarında tutuklanan isimlerle ilgili esir tanımını kullanması gafillik ve ayıplı bir üsluptur" şeklinde konuştu.

Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir hususun altını çizmek gerekmektedir: DEM Parti’nin Türkiye partisi olmak için gösterdiği çaba memnuniyet vericidir. Gelin görün ki bu kez de CHP’nin Türkiye partisi rayından ve rotasından çıkması, meçhule doğru kontrolsüzce savrulması çok düşündürücüdür. CHP’nin ve yanında yöresinde kuyruğa girmiş sipariş ve sipahi zihniyetli partilerin kimi yönetici ve milletvekillerinin iktidara, insan onuruna, devlete ve milli değerlere periyodik olarak saldırmaları, azgın iftiraları peş peşe sıralamaları ifade ve düşünce özgürlüğüyle nasıl tevil edilecektir? Bilhassa karartılması doğru bir tasarruf olan malum televizyonlarda, Meclis kürsülerinde, sağda solda sabah akşam fütursuzca ve küstahça konuşanların güvenceleri nedir? Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ediliyorken bu keneler neden ihmal ediliyor? Müfteri ve müptezelliklerine niye göz yumuluyor? Siyasete çömez girip ahlaksızlığın ve akıl tutulmasının ileri çözeltisi olanlara ne diyeceğiz? İntikam duygularını, kulaklarına üflenen dedikoduları, işbirlikçiliğe uzanan davranış ve mazileriyle her gün fitne yayan potansiyel Türkiye muhaliflerine katlanmak zorunda mıyız? Bilinmelidir ki vaziyet, bir an önce faaliyete geçmeyi dayatıyor. Bu meymenetsizler siyaset mücadelesi değil düşmanlık yapıyorlar. Üstelik milletimiz bunlardan yaka silkiyor. Gündelik polemiklerin, aslı astarı olmayan iddiaların, sürekli şaibe ve şüphe içeren beyanatların, azgınlaşan parti ihtiraslarının ülkemizde ne var ney yok yutmasına tahammül edemeyiz. Ekmek yerine süpürge tohumu yiyerek, kavrulup öğütüldükten sonra kaynatılan nohudu kahve niyetine içerek, bebeklerin üzerine örtülmesi gereken battaniyeleri kağnı gıcırtısını dinleye dinleye mermilerin üzerine örterek Milli Mücadele’yi başarmış ve Cumhuriyet’i kurmuş aziz Türk milletini onun bunun hakir görmesini, devleti kum torbasına çevirenleri hoş görmemiz, masum addetmemiz mümkün değildir."
Yazar Ziya Gökalp’in "Bir devletin muhtaç olduğu tam ve hakiki uzlaşma, ancak tearüf zümresi olan, yani birbiriyle tanışıklık içinde bulunan millet dahilinde kabul olabilir" sözlerine ve Hz. Peygamber’in "Ruhlar tanzim edilmiş askerler gibidir. Bunlardan tearüf edenler itilaf ederler, yani uzlaşırlar. Tenakür edenlerse, yani düşmanlık yapanlarsa ihtilafa düşerler" sözlerini hatırlatan Bahçeli, "Diyeceğim odur ki, bireysel ve çıkara dayalı hesaplarını siyaset alanında kin ve nefret olarak yayanları hiç tanımadık, tanımıyoruz ve tanımayacağız" dedi.
Türkiye’nin kronik sorunlarından kurtularak bugününü ve yarınını emniyete alacağını aktaran Bahçeli, "Geçmişten tevarüs edilen külfetli ve kamburlaşmış sorunların başında terör gelmektedir. PKK’nın silah bırakması ve silahların Irak’ın kuzeyinde MİT’in gözetiminde teslimi artık sadece bir zaman meselesidir. Türkiye dünün derslerinden huzurlu ve güvenli bir gelecek etabına doğru geçiş aşamasındadır. Terörsüz Türkiye’den rahatsız olanların bize muavin deyip bühtan içinde olması edepsizlikle bile tanımlanmayacak çamurluk ve çirkinliktir. Bizi tanımayanların, bir zamanlar içimize hasbelkader sızıp kapalı devre faaliyet içinde olanların bugün bize ne Türklük, ne Ülkücülük, ne de Türk milliyetçiliği hakkında ahkam kesemeyeceğini, buna siyaset ve fikir mazilerinin yetmeyeceğini kararlıkla ifade etmek isterim. Herkes baksın işine, çevirsin dümenlerini, oynasınlar kağıttan kaplan rollerini. Bizim sevdamız Türkiye’dir, mensubiyet şerefimiz Türk milletidir, terörsüz Türkiye hedefimiz de yeni yüzyılda yükselişimizin, barış ve kardeşliğimizin momenti olacaktır. Güneş tuğumuz, gökyüzü çadırımız diyen kutlu ecdadımızın emanetlerine leke sürdürmeyeceğiz, Türk-Kürt kardeşliğinin millet varlığı içinde sonsuza kadar yaşatılmasına and olsun seve seve hizmet edeceğiz. Devletin başı Terörsüz Türkiye’yi gerçekleştirmekle mükelleftir. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çabalarında her daim yanında ve arkasında olacağız. Onu yalnız bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —