Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Ülkemizdeki yazma eserlerin Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımız (TÜYEK) çatısı altında toplanması gerektiğine inanıyoruz’’ dedi.
329 el yazması ve yaklaşık 350 hat eserinden oluşan "Yazmaların Peşinde Bir Ömür: Nuri Arlasez" sergisi Rami Kütüphanesi’nde açıldı. Sergi açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz, İslam Tarih-Sanat Araştırma Merkezi Direktörü Mahmut Erol Kılıç ve çok sayıda sanatsever katıldı.
Ersoy, konuşmasında Arlasez’in kültürel mirasa katkılarının yanı sıra yazma eserlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına ilişkin Bakanlığın yeni vizyonunu da kamuoyuyla paylaştı.
Bakan Ersoy, programın başında Arlasez’in koleksiyonuna ve bağışlarına da dikkat çekerek şu bilgileri verdi: "Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanemize bağışlanmış olan, tarihi ve sanat değeri çok yüksek 329 nadide el yazması, hat sanatımızın büyük ustalarının el emeği, göz nuru 350 hat levhası, Topkapı Sarayı’na bağışlanan ve ayrı ayrı her biri sanat eseri olan 232 işleme ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’ne bağışlanan 11 binden fazla fotoğraftan oluşan arşiv ve şahsi mektuplar İşte bu muazzam rakamların, ilimden sanata uzanan tarihi ve kültürel bu eşsiz hizmetin altında imzası olan isimdir Nuri Arlasez."
"Arlasez sadece bir koleksiyoner değil, bir kültür elçisidir"
Ersoy, Arlasez’in kültür mirasına olan tutkusunu ve bu mirası gelecek nesillere aktarma çabasını vurgulayarak, "Onun tutkusu kültür hafızamıza nice eser kazandırmış, onu zenginleştirip derinleştirmiştir. Bizler onu sadece bir koleksiyoner olarak değil, kültür mirasımızı omuzlayıp nesilden nesile ulaştıran bir elçi olarak görüyoruz. Nuri Arlasez bütün bunları büyük bir fedakarlıkla, titizlikle maddi varlığının tamamını, kendisine bir miktar dahi ayırmadan, bağışlarına sarf ederek yapmıştır." ifadelerini kullandı.
Bakanlık olarak kültür elçilerinin ve müelliflerin hatırasını yaşatmayı kendilerine bir görev edindiklerini vurgulayan Bakan Ersoy, "Yazmaların Peşinde Bir Ömür: Nuri Arlasez" sergisi ve kitabının, merhumun kültürel mirasa duyduğu derin sadakatin bir vefa ifadesi olarak hazırlandığını belirtti.
Ersoy, "İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi de arşivindeki fotoğraflardan yaptığı seçkiyi ve merhum Nuri Bey’in ünlü düşünür Arnold Toynbee ile mektuplaşmalarını istifademize sunarak bu sergi ve kitabın vücuda gelmesine çok değerli bir katkı sunmuştur. Kendilerine teşekkür ederken, ifade etmek isterim ki bu çalışmalar Nuri Arlasez’in engin birikiminin, özveri ve fedakârlıkla taçlandırılmış kültür ve medeniyet yolculuğunun mütevazı bir belgesidir. O, ait olduğu medeniyetin kutlu mirasına derin bir tutku duymuş; sahip çıkıp vefa göstermiştir. Bilinsin ki milletimizin değerlerine vefa gösterenler daima vefa görmüştür, bundan sonra da daima görecektir" dedi.
"Yazma eserler TÜYEK çatısı altında toplanmalı"
Konuşmasında yazma eserlerin yapısıyla ilgili önemli bir vizyon ortaya koyan Ersoy, "Bakanlık olarak ülkemizdeki yazma eserlerin tek bir çatı altında toplanması gerektiğini düşünüyoruz. O çatının da Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımız (TÜYEK) olması gerektiğine inanıyoruz" diyerek yeni dönemin işaretini verdi.
TÜYEK’in yalnızca eser sayısıyla değil, uzman kadrosu ve uluslararası niteliğiyle de öne çıktığını söyleyen Bakan Ersoy, "Başkanlığımız, koleksiyonundaki yüz binlerce yazma ve nadir eserle, İslam ve Türk-İslam tarihinin bütün asırlarının; siyasi, kültürel ve etki coğrafyasının en büyük entelektüel hafızasını muhafaza etmektedir. TÜYEK; eserlerinin sayısı, bu eserlerin temel kaynak olma vasfı ve tarihî değerleri gibi hususların yanı sıra uzmanlarının niteliği ve sayısı itibarıyla da bugün bu alanda hizmet veren dünyadaki en büyük kuruluştur" dedi.
"Hem koruyoruz hem erişilebilir kılıyoruz"
Yazma eserlerin korunması, restore edilmesi ve dijitalleştirilmesi noktasında büyük çaba sarf ettiklerini belirten Ersoy, şu bilgileri paylaştı:
"Kendi koleksiyonlarımızdan 455 bin eserin dijitalini araştırmacıların istifadesine sunan web sitemiz, yek.gov.tr dünyanın en büyük yazma eser sitesidir. 2012 yılından bu yana, her biri sahasında önemli bir boşluğu dolduran 251 eser yayımladık ki bu eserler toplamda 337 cilt ve 237 bin 629 sayfaya ulaşan bir külliyat teşkil etmektedir."
Ayrıca son üç yılda 30 yazma eser sergisi ve yalnızca 2025 yılında 78 etkinlik düzenlendiğini aktaran Bakan Ersoy, bu programların kamuoyunda büyük ilgi gördüğünü belirtti.
TÜYEK’in koleksiyonunu sürekli büyüttüğünü ifade eden Bakan Ersoy, 2025 yılı Haziran sonu itibarıyla 406 yazma ve 907 nadir matbu eserin satın alındığını, 271 yazma eser ve 1823 nadir matbu eserin ise bağış yoluyla kazanıldığını açıkladı.
Yazmalar artık TÜYEK’e emanet
Konuşmasında devrim niteliğinde bir kararı da kamuoyuyla paylaşan Bakan Ersoy, "Bakanlığımıza bağlı bütün müze kütüphanelerimizdeki yazma eserlerin TÜYEK’e devri ile ilgili kararı imzaladık. Komisyonlar çalışmalarına başladı. En kısa sürede devir işlemleri tamamlanacak. Altını çizmek istediğim önemli bir nokta daha var. Başkanlığımıza devredilen kitapların, yine kendi alanında dünyanın en önde gelen kurumlarından biri olan Süleymaniye Kütüphanemizde depolanacağını da özellikle belirtmek isterim" dedi.
Müzelerdeki sergiler zenginleşecek
Yazma eserlerin müzelerde sergilenmeye devam edeceğini de hatırlatan Ersoy, bu eserlerin TÜYEK koleksiyonundan destek alacağını söyledi. Örnek olarak, "Türk ve İslam Eserleri Müzesi daha önce yalnızca kendi deposundaki 2-3 bin eser arasından tercihte bulunabilirken, şimdi başkanlığımız bünyesindeki yüzbinlerce yazma eser arasından seçim yapabilecek" dedi.
Bakan Ersoy, konuşmasının devamında özel koleksiyonlara sahip kurumlara da çağrıda bulunarak, "Kendi özel koleksiyonuna sahip bütün kurumlar eğer ki yazma eserlerin en iyi şekilde korunmasını ve onlardan istifade edilmesini istiyorlarsa ellerindeki eserleri TÜYEK’e devretmeli. Açık konuşalım bazılarının durumu hiç de iç açıcı değil. Ne uzman var ne restoratör Dolayısıyla bakım ve dijitalleşme çalışmalarından da söz edemiyoruz. Bu sebeple biz diyoruz ki bir an önce doğru adımı atsınlar ve bu eserleri kurtaralım. Ecdadımızın bizlere mirası olan nadide yazma eserlerimizi gelecek nesillere sağlıklı olarak aktarabilelim" şeklinde konuştu.
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin bu alandaki öncülüğünü takdirle karşılayan Bakan Ersoy, "Koyunoğlu Yazma ve Nadir Matbu Eser Koleksiyonu’nu Başkanlığımıza devreden Sayın Uğur İbrahim Altay ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu örnek olmalı" dedi.
"İstanbul vefa demektir"
İstanbul Valisi Davut Gül, kentin en büyük değerinin kültür ve sanat insanları olduğunu vurguladı. İstanbul’un yalnızca coğrafi güzellikleriyle değil, kültür ve sanat insanlarıyla da kıymetli bir şehir olduğunu belirten Vali Gül, "İstanbul vefa demek. İstanbul’a değer katan bütün kültür ve sanat adamlarına müteşekkiriz" dedi.
Kültür ve sanat insanlarının kıymetinin bilinmesi, hatırlanması ve yeni nesillere tanıtılmasının vefanın bir göstergesi olduğunu dile getiren Gül, organizasyonu gerçekleştiren kurumlara ve programa katılanlara teşekkür ederek, "Başta organizasyonu yapan kurumlarımız olmak üzere bugün buraya gelen ve bize liderlik eden Bakanımıza ve tüm haziruna teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum" ifadelerini kullandı.
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz ise koleksiyoner ve bağışçıların hatırasını yaşatmanın önemine dikkat çekti. Yılmaz, yalnızca bu programda değil, pek çok etkinlikte koleksiyonerleri ve bağışçıları anmaya gayret ettiklerini belirterek, bunun hem bir vefa hem de gelecek nesillere bırakılacak örnekler açısından önemli olduğunu vurguladı.
Yılmaz konuşmasında, "Süleymaniye’ye Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı bugünkü kurumsal yapısı itibariyle emanet edilen eserler, hassasiyetle korunuyor. Bağışlayanlar hayırla yad ediliyor. Yaşayan sanatçılarımıza; raflarımız, dolaplarımız, kütüphanelerimiz, kurumlarımız açık" ifadelerini kullandı.
İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi Direktörü Mahmud Erol Kılıç ise iki kurumun iş birliğiyle ortaya çıkan serginin önemine değinerek, "Nuri Arlasez hezarfen bir insandı; topladığı malzemeleri farklı kurumlara bağışladı ama en önemlisi milli duruş göstererek bu kıymetli eserlerin yurt içinde kalmasını sağladı" dedi.