Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İsrail açlığı çocuklara karşı silah olarak kullandı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hala ne diyorlar, İsrail masum. Nasıl masum oluyor? Nükleer silah İsrail’de. Güçlü bombalar İsrail’de. İstediği anda istediği gibi Gazze’yi vurma imkanı İsrail’de. Nasıl oluyor da masum oluyor? Tam aksine, masum değil

Gündem 31.10.2025 17:02:52 0
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hala ne diyorlar, İsrail masum. Nasıl masum oluyor? Nükleer silah İsrail’de. Güçlü bombalar İsrail’de. İstediği anda istediği gibi Gazze’yi vurma imkanı İsrail’de. Nasıl oluyor da masum oluyor? Tam aksine, masum değil, zalim İsrail’in ta kendisidir. Nasıl mazlum oluyor? Bunu yutmazlar. Hele hele Türkiye olarak biz, bunu yutmayız. İsrail, şu anda açlığı ölümcül bir silah olarak özellikle çocuklara karşı kullandı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da bir otelde düzenlenen TRT World Forum 2025 programının açılış konuşmasını yaptı.
Forumun bu yıl "Küresel Yeniden Kurulum: Eski Düzenden Yeni Gerçeklere" temasıyla yapıldığı söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önümüzdeki iki gün boyunca 35 farklı ülkeden 132 yetkin konuşmacı ve 2 bini aşkın katılımcıyla küresel meselelere yenilikçi çözümler aranacak. Dünyanın ve bölgemizin içinden geçtiği sancılı süreç dikkate alındığında böylesine bereketli bir fikir ortamı kuşkusuz daha fazla önem kazanıyor. Şurası bir gerçek ki, insanlığın geleceğini tehdit eden sorunlar üzerine ne kadar çok konuşur, karşılıklı saygı çerçevesinde ne kadar çok tartışırsak, sahici çözümlere ancak o nispette ulaşabiliriz. Burada istişare edilecek meselelerin, burada dillendirilecek fikirlerin, burada yükselecek çağrıların tüm insanlığın barış ve huzur arayışına katkı sağlamasını temenni ediyorum" dedi.

"İsrail hükümeti 2 yıl boyunca tüm dünyanın gözleri önünde 70 bin Gazzeli’yi şehit etti"
İsrail’in Gazze’de 70 bin Gazzeliyi şehit ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaşadığımız her gün daha adil, daha kapsayıcı, daha kuşatıcı bir küresel sistemin inşasına duyulan ihtiyacı ortaya koyuyor. Savaşlar, çatışmalar, eşitsizlik ve adaletsizlikler tüm insanlığın gündemini adeta işgal etmiş durumda. İkinci Cihan Harbi’nin galipleri eliyle kurulan mevcut sistem günümüzün gerçeklerine ve gerekliliklerine maalesef uymuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz karar alma yapısı nedeniyle insanlığın ortak sorunlarına çözüm üretemiyor. Çoğu zaman sorunlar da çözüm yolları da apaçık belli olduğu halde yerkürenin birçok yerinde masum insanlar ölmeye devam ediyor. Türkiye olarak insanlığın geleceğinin beş ülkenin insafına terk edilemeyeceğini dile getiriyor ve bu sebeple ‘dünya beşten büyüktür’ diyoruz. En büyük insani krizlerde, en somut insan hakları ihlallerinde dahi karar almakta geciken sistemin taze fikirlere, yeni katkılara ve elbette günceli yansıtan bir yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğu aşikardır. Bakın, son 2 yılda Gazze’de yaşananları hep beraber takip ettik. İsrail hükümeti 2 yıl boyunca tüm dünyanın gözleri önünde 20 binden fazlası çocuk olmak üzere 70 bin Gazzeli’yi şehit etti. 170 binden fazla Filistinli kardeşimiz İsrail saldırılarında yaralandı. Gazze’de neredeyse sağlam tek bir bina dahi kalmadı. Okullar, kiliseler, camiler, hastaneler kasıtlı şekilde bombalandı" ifadelerini kullandı.

"Masum değil, zalim İsrail’in ta kendisidir"
İsrail’in masum olduğuna yönelik açıklamalara sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hala ne diyorlar, İsrail masum. Nasıl masum oluyor? Nükleer silah İsrail’de. Güçlü bombalar İsrail’de. İstediği anda istediği gibi Gazze’yi vurma imkanı İsrail’de. Nasıl oluyor da masum oluyor? Dün işte bu başımıza geldi ve orada gerekenleri zaten söyledik. Tam aksine, masum değil, zalim İsrail’in ta kendisidir. Elinde nükleer silahlar var, bombalar var. Her nevi silah var. Kısa menzil, orta menzil, uzun menzilli silahlar var. Nasıl mazlum oluyor? Bunu yutmazlar. Hele hele Türkiye olarak biz, bunu yutmayız. İsrail, şu anda açlığı ölümcül bir silah olarak özellikle çocuklara karşı kullandı. Az önce perdede gördük. Deri kemik olan o yavruları gördük. Ve açlıkla bu yavrular terbiye ediliyor. İsrail’in yalana dayalı propaganda makinası karşısında, hayatları pahasına sahadaki gerçekleri dünyaya duyurmaya çalışan 270 gazeteci katledildi. Filistinli gazeteciler sadece canlarını değil, evlatlarını, az önce arkadaşlarımızın içerisinde bir tanesi, kendisi hariç, eşini, yavrularını orada kaybetti. Anne babalarını da bu süreçte şehit verdiler. Üzülerek ifade etmek isterim ki, bütün bunlar olurken küresel barış ve istikrarı korumakla görevli kurumlar, katliamları durduracak, soykırımı engelleyecek, çocukların hayatlarını kurtaracak hiçbir adım atmadı. Genel Kurul’un ezici çoğunlukla aldığı kararlar bile, Güvenlik Konseyi’ndeki çıkar hesaplarına kurban edildi. Bunu anlamak, bunu anlamlandırmak mümkün değil. ’Gezi olayları sırasında İstanbul’a kamp kuran medya kuruluşları dahil, uluslararası basın da aynı şekilde failleri özenle gizleyen habercilik diliyle Gazze’de sınıfta kalmıştır. Bir avuç medya organı ve cesur gazeteci dışında Gazzeli mazlumların sesini dünyaya duyuran olmadı. İnanıyorum ki, uluslararası basın camiası bunun muhasebesini objektif bir şekilde, geç de olsa yapacaktır. Kalemini, kamerasını, ekranını ve köşesini Gazze’de işlenen soykırım suçlarını karartmak için kullanan iliştirilmiş gazetecilerin ifşası, medyanın itibarı açısından çok önemlidir. Bu noktada TRT’mizin, soykırımın ilk gününden itibaren büyük bir özveriyle sürdürdüğü yayınlarının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Gazze’den haber akışına bir an olsun ara vermeyen TRT, failler hakkındaki dosyaların arşivlenmesinde de büyük bir başarıya imza atmıştır. Öyle ki, bu uğurda fotoğrafçı Yahya Barzak kardeşimizi şehit vermiştir. Yahya kardeşimizi ve İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri bugün bir kez daha rahmetle anıyorum. Biraz evvel şehit basın mensuplarımızın vasiyetlerini hep beraber izledik. İnşallah, maşeri vicdan Yahya Barzak’ın ve diğer 270 basın mensubunun hatırasına sahip çıkacak ve onların canları pahasına topladıkları deliller ışığında soykırım faillerinin hukuk önünde hesap vermesini sağlayacaktır. Türkiye olarak, bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Lahey Adalet Divanı başta olmak üzere bütün buralarda gerekli adımlar neyse, bu adımları atmaya hazırız" dedi.

"Türkiye, Gazze için tüm gövdesini taşın altına koymaya hazır"
İki yıllık zulmün ardından geçtiğimiz haftalarda Türkiye’nin de destekleriyle Hamas ve İsrail arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylece Gazzeli kardeşlerimiz ilk defa rahat bir nefes almaya başladı. Hamas’ın anlaşmaya riayet konusunda titiz davrandığını görüyoruz. İsrail ise mutabakatı bozmak ve katliamlarına tekrar başlamak için adeta bahane arıyor, fırsat kolluyor. İşte önceki gün, yine çoğu çocuk, yüzden fazla Gazzeliyi şehit ettiler. İsrail’in ahde sadakat konusundaki berbat sicilini herkes biliyor. Dolayısıyla, ateşkesin sürmesi, insani yardımın Gazzeli kardeşlerimize ulaşması ve Gazze’nin yeniden inşası safhasına geçilmesi, ancak İsrail’in tüm bunlara zorlanmasıyla mümkün olacaktır. Türkiye, Gazze’nin bir an evvel ayağa kaldırılması için sadece elini değil, tüm gövdesini taşın altına koymaya hazırdır. Biz dün olduğu gibi bugün ve yarın da Filistinli kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak ve iki devletli çözümü savunmaya devam edeceğiz. Son dönemde birbiri ardına gelen Filistin’i tanıma kararlarını bu bakımdan son derece önemli buluyoruz. Henüz bu kararı almayan ülkeleri de bugünden tezi yok harekete geçmeye ve Filistin devletini tanımaya davet ediyorum. Dünyadaki gelişmeleri oturup izlemek, hatta eleştirmek kolay olandır. Zor olan değiştirmek, dönüştürmek, karanlığa karşı bir mum yakabilmektir. Ama biz kolay olanı değil, her zaman zor olanı seçtik. Oturup izlemek veya yanlışları eleştirmektense harekete geçmeyi, sorumluluk almayı, karanlıkları aydınlığa çevirmek için mücadele etmeyi tercih ettik. Milyonlarca kilometrekareyi bulan medeniyet coğrafyamızın her köşesine barışı, adaleti, dayanışmayı, huzuru götürmenin gayretindeyiz. Türkiye olarak yalnızca Gazze’de değil, yaşanan her insani krizde inisiyatif alıyoruz. Dördüncü yılına girecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nın adil ve kalıcı bir barışla çözümü için ilk günden itibaren sorumluluk üstlendik. Hem Sayın Putin hem de Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde ilk etapta ateşkes ve devamında kalıcı barışın sağlanması için her türlü desteği vermedeki kararlılığımızı ifade ettik. Umuyorum ki yakın bir gelecekte taraflar arasında bir orta yol bulunacak, iki komşu halkın yeniden yan yana barış içinde yaşamasının önü açılacaktır. Türkiye bunun için her türlü katkıyı sunmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

"Türkiye olarak El Faşir şehrinde sivillere karşı işlenen zulümleri en güçlü biçimde lanetliyoruz"
Geçtiğimiz yıl Somali ile Etiyopya arasında büyük bir krize dönüşme potansiyeli taşıyan anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kardeş ülkelerimiz Afganistan ve Pakistan arasında geçtiğimiz haftalarda patlak veren krizin aşılmasında da başat rol oynadık. Milli İstihbarat Teşkilatımızın yürüttüğü arabuluculuk çalışmaları, ülkemize duyulan güvenin bir tezahürü olarak kısa sürede meyvelerini verdi ve taraflar arasında bir ateşkes antlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın kalıcı hale gelmesini canı gönülden arzu ediyoruz. Günümüz dünyasında artık hiçbir ülkenin kendisini sınırları içine hapsetme lüksü yoktur. Coğrafi bakımdan hiçbir ülke için yanı başındaki, bölgesindeki sorunlara bigane kalma gibi bir seçenek söz konusu değildir. Bugün ister Gazze olsun, ister Afganistan olsun, isterse Sudan olsun, masumların ölümüne bunlar bizim sorunumuz değil diye bakanlar, açık söylüyorum, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını bir şekilde öğrenirler. Büyük bencillik içinde sınırlarının hemen ötesinde yaşanan yoksulluğu, çatışmaları, krizleri umursamayanlar, bırakın insanlığı, kendi çocuklarına bile parlak bir gelecek vadedemezler. Her koyunun kendi bacağından asıldığı bir dünya hepimiz için sonu karanlık bir dünya demektir. Haksızlık karşısında susan, o haksızlığa ortak olmuştur. Zulme rıza göstermek de unutmayın, zulümdür. Bir hesap gününe inanan insanlar olarak bizler zulme rıza gösteremeyiz. Haksızlık karşısında susanlardan olamayız. Şuraya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bunca imkana, bunca teknolojiye, son 20 yılda yaşanan iletişim devrimine rağmen Asya’dan Afrika’ya çocuklar ölmeye devam ediyorsa, hepimiz kendimizi sorgulamak mecburiyetindeyiz. Son günlerde Sudan’dan gelen dehşet verici görüntüleri hem gazeteci hem de bir birey olarak inanıyorum ki sizler de takip ediyorsunuz. Kuzey Darfur’un başkenti El Faşir’de sivil halka yönelik katliamları vicdan sahibi hiç kimse kabul edemez, buna sessiz ve kayıtsız kalamaz. Türkiye olarak El Faşir şehrinde sivillere karşı işlenen zulümleri en güçlü biçimde lanetliyoruz. El Faşir şehri ve çevresindeki saldırıların sona erdirilmesi, masum sivillere yönelik katliamların derhal durdurulması gerekiyor. Biz bu konuda kardeşlik hukukumuzun gereği neyse samimiyetle, açık yüreklilikle onu yerine getirmeye hazırız. Yeter ki kardeş kanı akmasın, yeter ki masum çocuklar, kadınlar ve siviller öldürülmesin. Siz basın mensuplarımızdan da Sudanlı kardeşlerimizin dramını dünyaya duyurarak bu mücadeleye omuz vermenizi bekliyorum" dedi.

"Aile kurumunun altına adeta dinamit konuluyor"
Türk dizilerinin milyarlarca insan tarafından beğeniyle takip edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TRT’miz küresel barış adına yürüttüğümüz bu çalışmalarımızın insanlığın ortak hafızasında yer edinmesinde kritik rol oynuyor. TRT’miz bu yayınlarıyla manipülasyonun medya refleksi haline geldiği bir çağda sorumlu yayıncılığın zeminini büyütüyor. Gerçeğin algılara kurban edildiği bir zamanda milyarlarca insana hakikat temelli bir alternatif sunuyor. Bunları fevkalade değerli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Türk dizilerinin milyarlarca insan tarafından beğeniyle takip edildiği bu dönemde TRT’miz dizi sektörünün de öncülüğünü üstlenmektedir. TRT yapımı diziler 110’dan fazla ülkede 50’den fazla dilde yayınlanıyor. Bu yapımlar sayesinde dünyanın çeşitli coğrafyalarından pek çok insan hem güzel Türkçemizi öğreniyor, hem de tarihimizle, kültürümüzle, milli ve manevi değerlerimizle tanışma fırsatı elde diyor. Sizin de bildiğiniz üzere aile müessesesi ciddi saldırı altındadır. Çarpık ilişkiler, sapkın akımlar, insan fıtratını hiçe sayan birliktelikler, dijital platformlar vasıtasıyla özendirilmektedir. Sosyal medya mecraları aynı şekilde bu yozlaşma sürecini körüklüyor. Kadın ve erkekten oluşan aile kurumunun altına adeta dinamit konuluyor. Özgürlük kavramıyla her türlü gayri ahlakilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor. İnsanlar mahremini, sırf birkaç beğeni almak uğruna ortaya dökmekten çekinmiyor. Maalesef bundan hicap da duymuyor. Bireyselleşmeye karşı millet olmayı, bencilliğe karşı dayanışmayı, sanal ilişkilere karşı sahici bağları, yani insanı ve insani değerleri öne çıkaran yapımlara daha fazla önem vermemiz gerektiğine inanıyorum. Ülkemiz, milletimiz ve insanlık için en iyi, doğru, faydalı, ahlaki olanı reyting kaygısına kurban etmeden yolunuza devam etmenizi bekliyorum" diye konuştu.
Haber Kaynak : İHA