İzmir’in Gediz Deltasında yaşayan balık ve kuş türleri açısından büyük bir öneme sahip flamingolar Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen ve Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından finanse edilen "Gediz Nehri Havzasında Sürdürülebilir ve Entegre Su Kaynakları Yönetimi Projesi" kapsamında halkalandı. Deltadaki sulak alanların ekolojik sağlığının göstergesi olarak hem de bölgenin biyoçeşitliliğine katkıları açısından merkezi bir rol oynayan flamingolar takip edilerek önemli veriler sağlayacak.
Murat Dağından doğan Gediz Nehri’nin İzmir’e döküldüğü delta bir çok türe ev sahipliği yapıyor. Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ve ekolojik açıdan en hassas alanlarından biri olan Gediz Deltası, sahip olduğu sulak alan ekosistemleriyle ulusal ve uluslararası düzeyde önemli bir doğa koruma alanı özelliği taşıyor. Bir çok kuş türünün barındığı bölgede özellikle flamingolar, hem deltadaki sulak alanların ekolojik sağlığının göstergesi olarak hem de bölgenin biyoçeşitliliğine katkıları açısından merkezi bir rol oynuyor. Flamingo halkalama faaliyetleri sayesinde göç rotaları, üreme başarıları ve popülasyon dinamiklerinin takibi açısından bilimsel veri sağırken doğal kaynak yönetimi kararlarında temel dayanak oluşturuyor.
Flamingoların Türkiye’deki iki üreme alanından biri olan Gediz Deltası’nda 2012’de oluşturulan 6,5 dönümlük yapay kuluçka adasında her yıl binlerce yavru doğuyor. FAO ile Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen ve GEF tarafından finanse edilen "Gediz Nehri Havzasında Sürdürülebilir ve Entegre Su Kaynakları Yönetimi Projesi" kapsamında 650 yavru flamingo halkalandı.
Halkalama faaliyeti öncesi projeye önemli katkılar sağlayan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Gürsoy Ergen, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Luc Ortaç Onmuş, tarafından faaliyete katılacak biyolog ve veterinerlerden oluşan katılımcılara flamingoların davranışları ve dikkat edilmesi gereken konular hakkında eğitimler verildi.
Halkalama faaliyetinde bulunacak ekipler sabah gün doğumundan önceki karanlık saatlerde suya girerek yavru flamingoları bir araya topladı. Bir araya toplanan yavru flamingolar "kışkışlama" adı verilen bir yöntemle kuluçka adasındaki özel bir alana getirildi. Burada toplanan yavru flamingolar halkalandıktan sonra parazitleri kontrol edildi, tartılarak tekrar doğaya salındı.
Flamingo halkalama çalışmasına katılan Ayşe Nur Akgün, "Bu benim 3. flamingo halkalama çalışmam. İlk katıldığımda bir gönüllü olarak buradaydım. 2 yıldır da metal halka takıyorum flamingolara. Halkacı olarak çalışmada yer alıyorum. Çok keyifli bir çalışma. Burada olmaktan mutluyum. Ekip çalışması yapmak çok güzel oluyor" dedi.
Proje yürütücülerinden FAO Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık, "Şu anda Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve FAO olarak Gediz Deltası’nın korunmasına biyolojik çeşitliliğinin etkin bir şekilde yönetimine ilişkin bir proje yönetiyoruz. Bu proje çerçevesinde de aslında şu anda flamingo halkalama etkinliğini tamamladık. Çok özel bir etkinlikti. Flamingoların doğal yaşam alanlarını gördük ama en önemlisi bu projede bu ada tekrar iyileştirilecek, restore edilecek. Şu anda biliyorsunuz ki iklim çeşitliliğinin etkisi devam ediyor. Sıcaklıklar arttı. Bir taraftan su ile ilgili sıkıntılar artıyor. Sulak alanların giderek daha fazla hayatımızdaki önemi artıyor. Aslında sulak alanları korumamız gerekiyor. Onların sadece bizler için değil tüm doğal doğadaki canlılar için önemli bir yaşam alanı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu nedenle de işte flamingoların da doğal yaşam alanı olan bu adanın restorasyonu ve arkasından da her sene tekrar eden ya da iki senede bir tekrar eden işte bu flamingo etkinliğinin devam edebilmesi adına projedeki faaliyetimizi gerçekleştirmiş olduk" ifadelerini kullandı.
Gediz Deltasının korunması için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Su Yönetimi Genel Müdürü Arife Sever, "Gediz Havzası sürdürülebilir ve entegre su kaynakları yönetimi projemiz kapsamında bugün sabahın erken saatlerinde flamingolarımızla buluştuk. Onlarla tanıştık. Çünkü Gediz Nehri, Murat Dağı’ndan doğuyor, Uşak, Manisa bereketli topraklarıyla buluştuktan sonra buraya da hayat veriyor. Dolayısıyla hayatın bulduğu yer aldığı bu alanda şu anda bu adada doğan flamingolarımıza halkalama yapıyoruz. Bu flamingolarımız buradan belki İtalya’ya gidecek, İspanya’ya gidecek, Akdeniz bölgesinde birçok alana bizden selam götürecek. Su yönetiminin temelinde her zaman söylediğimiz gibi tüm canlıların ihtiyaç oldukları kalite ve miktardaki suyu ihtiyaç duydukları zamanda yeteri miktarda verebilmek bilimidir, zanaatıdır. Her su kaynağının bir ekolojik yapısı var. Dolayısıyla biz o ekoloji yapıya uygun iyi su durumuna ulaşmaya çalışıyoruz. O ekolojik yapıyı bugün burada değerlendirdik" diye konuştu.
"Bugün bu adada 16 bin çift flamingo ürüyor"
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Luc Ortaç Onmuş, "Bugün burada İzmir’de Gediz Deltasında İzmir Kuş Cennetinde flamingo halkalaması yapıyoruz. Bulunduğumuz yer bu gördüğünüz yer flamingo adası. Burası 6 bin 400 metrekarelik bir ada. Geçmişte 20 yıl kadar önce burada doğal bir ada vardı. Fakat rüzgâr ve dalga erozyonuyla yok oldu. 2010’ların başında İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Milli Parkların ortaklaşa çalışması, Ege Üniversitesi’nin teknik desteğiyle bu ada restore edildi. Bugün bu adada 16 bin çift flamingo ürüyor. Biz bugün bu adaya sabah saat 4’te başlayarak yaklaşık 100 kadar gönüllü ile flamingoları bir çevrik adını verdiğimiz yapı içerisine sürdük. Tamamen güvenli bir şekilde. Şimdi onların halkalamalarını yapıyoruz. Bırakıyoruz" dedi.
"Türkiye ve Akdeniz’deki balıkçılık için flamingoların korunması gerekiyor"
Flamingoların varlığının Türkiye ve Akdeniz bölgesindeki balıkçılık faaliyetleri için büyük bir öneme sahip olduğunu söyleyen Doç. Dr. Onmuş, "Neden flamingo halkalıyoruz? Neden böyle bir şeye ihtiyacımız var. Flamingo ile yediğimiz balık arasında çok kritik bir ilişki var. Flamingonun besini artemia denen küçük bir su omurgasız canlı. Fakat bu sucul omurgasız canlının mikroskobik formu aynı zamanda balık yemi. Flamingo erişkin artemiayı tüketirken artemiaların hayatta kalmalarını sağlayan bir üreme döngüsü içerisine girmesine yol açıyor. Yumurtaları artemia yumurtaları Flamingonun sindirim sisteminden geçtiğinde, suya geri döndüğünde yumurtalar çatlayabiliyor ve tekrar üremeye başlıyor. Yumurtadan ilk çıkan larvalar balık larvalarını hayatta tutuyor. Dolayısıyla flamingoyu korumak için yaptığımız bu çalışma aynı zamanda Türkiye’deki balıkçılığı tüm Akdeniz’deki balıkçılığı korumak için de. Çünkü tüm Akdeniz’deki flamingoların İspanya, Fransa, Kuzey Afrika dahil olmak üzere tüm flamingoların yüzde 50’si şu an burada. Bugün yaptığımız çalışma balıkçılığı, su kaynaklarını, biyoçeşitliliği korumak için yapılan bir çalışma ve şu an burada 100 kadar doğa koruma gönüllüsü var" diye konuştu.